İcra İflas Hukuku Pratik Soru Cevap - 1
Arda ve Haluk yalıtım üzerine bir adi ortaklık kuruyorlar.
Üsküdar acıbadem’deki 2 bloktan oluşan İdealkent sitesinin dış cephe
mantolamasını yapmak üzere site yönetimi ile anlaşmışlar ve 50bin TL peşin
ücret almışlardır. Fakat anlaşmanın yapılmasından sonra 2 ay geçtiği halde
mantolamaya başlanmaması sebebiyle sözleşme feshedilmiştir. Sözleşmenin feshine
ve fesihten itibaren 1 ay geçmesine rağmen Arda, ve Haluk peşin ödenen 50bin
lirayı iade etmemiştir. Bu sebeple site yönetimi bir icra takibi başlatmaya
karar vermiştir.
1)
Idealkent
site yönetimi bu takibi kime veya kimlere karşı yöneltmelidir, neden,
açıklayınız? – Arda ile Haluk arasında adi ortaklık mevcut. Adi ortaklığın
Tüzel Kişiliği bulunmamaktadır. Bundan dolayı taraf ehliyeti bulunmamaktadır.
Adi ortaklıktaki kişilerin ikisine karşı müteselsilen dava açılır. Dolayısıyla
adi ortaklığa karşı takibe geçilebilmesi mümkün değildir. Adi ortaklıkta
ortakların ortaklık borçlarından alacaklılara karşı sorumluluğu, müteselsil
sorumluluk esasına dayanır. Buna göre takip alacaklısı –idealkent sitesi
yönetimi-; 50bin TL’nin ödenmesine ilişkin takip talebini, dilerse ortaklardan
birisine veya dilerse her ikisine birden yöneltebilecektir.
2)
Bu
takip, hangi yer veya yerler icra dairesinde başlatılabilir? İİK m50‘nin
yaptığı atıf dolayısıyla HMK hükümleri uygulanmalıdır. Buna göre genel yetkili
icra dairesi, takip borçlusunun ikametgahı icra dairesidir. Olayımızda; takip
borçlularının yerleşim yeri bilinmemektedir ve farklı yerler olabilir. Ancak
her ikisine birden aynı takip talebi ile takip başlatılaması halinde bunlardan
birinin yerleşim yeri icra dairesinde takip başlatılması mümkündür.
HMK m10, geçerli bir borçlar hukuku varlığı
halinde uygulanabilir. Olayda taraflar arasındaki eser sözleşmesi, site
yönetimi tarafından feshedilmiştir.
Dolayısıyla burada ödenmiş olan paranın iadesi talebi geçerli bir sözleşmeye
dayanmamaktadır. Burada sebepsiz zenginleşme temelli bir talep söz konusudur. Bu
bakımdan HMK m10’un uygulanması mümkün değildir.
3)
Bu takibe
karşı herhangi bir muhalefette bulunmadan borcun mevcut olmadığına ilişkin bir
tespit davasının açılması mümkünmüdür? Mümkün değilse neden? Mümkünse dersdest
icra takibine etkisi ne olur? Çeşitli ihtimallere göre açıklayınız? Borçlu
ödeme emrine itiraz etmemiş olsa bile; borcun mevcut olmadığı iddiası ile menfi
tespit davası açabilir. Bu dava, icra takibini kendiliğinden durdurmaz.
Mahkeme, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir
yoluyla dahi icra takibinin durdurulmasına karar veremez. Zira bu halde menfi
tespit davasının başlamış olan icra takibini sürüncemede bırakmak için açıldığı
hakkında kuvvetli bir karine vardır. Ancak; menfi tespit davasına bakan
mahkeme, borçlu davacının alacağın %15‘inden az olmamak üzere göstereceği
teminat karşılığında icra veznesine girmiş olan paranın alacaklıya ödenmemesi
için ihtiyati tedbir kararı verebilir. Borçlu, mallarının haczedilmesini ve
satılmasını önlemek için, alacağın tamamını karşılayacak paranın tamamını icra
dairesine ödemek isterse, ve bu paranın alacaklıya verilmemesi için; menfi
tespit davasına bakan mahkemeden ihtiyati tedbir kararı alırsa borçlunun
mallarının haczedilmesini veya satılmasını durdurabilmesi için alacağın
tamamını karşılayacak miktarda parayı nakit
olarak icra dairesine yatırılması gerekir. Banka teminat mektubu veya
paradan başka bir teminat gösterilerek haczin veya satışın durdurulması
sağlanamaz. Ama ihtiyati tedbir kararı alabilmek için gerekli olan %15’lik
teminat para dışında da teminat olarak gösterilebilir.
4)
Sonuçta,
site yönetiminin başlattığı takip kesinleşmiş ve Arda ile Haluk’a ait olan bir
otomobil haczedilmiştir. Bu otomobilin muhammen kıymeti 80bin TL olarak
belirlenmiştir. Otomobilin açık artırmada satılabilmesi için asgari ihale
bedeli ne kadardır? Otomobil üzerinde 60bin TL’lik bir rehin hakkının bulunması
halinde sonuç değişir mi? Yargıtay kararları ve doktrin ışığında yanıtlayınız? Artırma
bedeli, malın muhammen bedelinin %50’sini bulmuş olması ve satış isteyen
alacaklının alacağına rüçhanı olan diğer alacaklar o mal ile temin edilmişse;
satış bedelinin rüçhanlı alacaklar toplamından fazla olması ve ayrıca satış ve
paylaştırma giderlerini de geçmesi gerekir. O halde otomobilin açıkartırmada
satılması için ihale bedelinin 40bin +
SPG olması gerekir. Baki Kuru, bu halde ihale bedelinin ayıca SPG’yi geçmesi
gerekmediğini savunmaktadır. Oysa yargıtay aksi görüştedir. (Yargıtay 40 + SPG) otomobikl üzerinde
60bin liralık rehin hakkının bulunması halinde ise, malın satılabilmesi için
ihale bedelinin 60bin + SPG geçmesi gerekir.
A, B’ye 50bin TL ödünç vermiş ve B’den 01.12.2014 vadeli bir
adi senet almıştır. B borcunu vadesinde ödememiştir. Bunun üzerine A, B
aleyhine icra takibi yapmayı kararlaştırmıştır.
1)
A,
hangi takip yoluna başvurmalıdır? Elinde ilam olmayan bir alacaklı, ilamsız
icra yoluna başvurabilir. Ilamsız icra yoluna para ve teminat alacakları için
gidilebilir. Genel haciz yolu bunlardan bir tanesidir. Olayımızda bir kambiyo
senedi olmadığından genel haciz yoluna başvurulur. (para alacağı) Zira genel haciz yoluna başvurmak için alacağın bir
senede bağlanması da gerekli değildir. (kambiyo
senedi olsaydı genel haciz VEYA kambiyo senedine mahsus haciz yoluna
başvurabilir.)
2)
Icra
müdürü, A’nın talebini kabul ederek, B’ye takip talebi göndermiştir. B, süresi
içinde ödeme emrine itiraz etmiştir. B’nin itiraz beyanı “itiraz ediyorum”
sözcüklerinden ibarettir. Bu itiraz geçerli midir? Imzaya itiraz dışındaki
tüm itirazlar borca itirazdır. Borçlu, borca itiraz ederken itiraz sebeplerini
ayrıca ve açıkça bildirmek zorunda değildir. Dolayısıyla itiraz ediyorum demesi
yeterlidir. Bu itiraz, borca itirazdır.
3)
B’nin
ödeme emrine “böyle bir borcum yoktur,
itiraz ediyorum” şeklinde bir dilekçeyle karşı koyduğunu kabul edersek;
bunun üzerine A, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemiştir.
a)
Burada
hangi çeşit itirazın kaldırılması söz konusudur, neden? Itirazın kesin
kaldırılması sözkonusu. Alacağı m68’deki belgelerden birine bağlı olan alacaklı
borca itiraz üzerine icra mahkemesinden itirazın kesin kaldırılmasını
isteyebileceği gibi, itirazın iptali davası da açabilir (genel mhk)
b)
B, icra mahk.’de, yani itirazın kaldırılması
yargılaması esnasında senedin sahteliğini ileri sürebilir mi? Borçlu,
itirazında bildirmiş olduğu sebeplerle bağlıdır. Buna göre borçlu, itiraz
sebeplerini değiştiremez ve genişletemez. Borçlu itirazın icra mhk’deki
itirazın kaldırılması duruşmasında yalnız itirazında bildirmiş olduğu itiraz
sebepleriyle alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılan itiraz sebeplerini
ileri sürebilir. Sahtelik iddiası, adi senet metninden anlaşılan bir itiraz
sebebi olmadığından; yargılama esnasında ileri sürülemez. Bu kural sadece icra
mhk’de uygulanır. Itirazın iptali davası açılmış olsaydı borçlu mahkemede
itiraz sebepleriyle bağlı olmayacaktı. (genel
mhk’de)
Yorumlar
Yorum Gönder