Sigorta Hukuku Ders Notları ve Pratik Cevaplar - Güncellendi
SİGORTA
HUKUKU DERS NOTU 26.03.14[1]
-DİPNOTLAR ÖNEMSİZ DEĞİLDİR-
· AŞ ve KOOP şeklinde kurulabilir.
· Hayat ve hayat dışı olmak üzere sadece birinde faliyet
gösterebilirler
· Bunların alt branşları mevcuddur. Şirket herbir branş için ayrı
bir izin alıyor.
· Farklı bir faliyette bulunma yasağı vardır.
Kurucular:
-
tam ehliyetli olmalı
-
iflası istenmiş veya
konkordato ilan etmiş olmamalı
-
bir yıl ve daha fazla
(taksirli suçlar hariç) ceza almış olmamalı
-
Süresi önemli olmaksızın ve
affedilmiş olsa bile yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymemiş olmalı (sonradan
üye olabilir- yani kurucu olamıyor)
-
Yönetim kurulu üyesi olmak
için kurucuların şartlarının saglamalı, çoğunluğu lisans mezunu olmalı ve en az 3 yıl deneyimi olmalı
SİGORTA ŞİRKETLERİ > Üyelik sigortacılığı ve
ücret sigortacılığı olmak üzere 2 ye ayrılır.
Şirket kurulmadan önce (ruhsat) faliyet
sürecinde ve faliyet bitiminde denetim söz konusudur. Türkiyede faliyet
gösterebilmek için TR de kurulmuş olmalı. Yabancı sigorta şirketleri ruhsat
alarak ve şube açarak faliyet gösterebilir.
3 kişilik müdürler kurulu olmalı. İlk
şube için izin gerekli diğer şubeler için izine gerek yok.
FALİYET DEVAM EDERKEN YAPILAN DENETİM
1)
Kanunla iç denetim
mekanizması oluşturma zorunluluğu getirilmiştir (Bu denetim organından ayrı
bir sistemdir.) İsterlerse dışardan hizmet alımı yöntemi ile yapılabilir.
2)
Ana sözleşme değişikliği izne
tabidir. (Müsteşarlık) Değişiklik tescil ettirilirken sicil memuru müsteşarlık
izninin olup olmadığını kontrol etmek zorundadır.
3)
Pay devirleri: 4/8
4)
Pay sahiblerinde belirli nitelikler aranması:
i.
%10 paya sahip olanlar
ii.
pay oranına bakılmaksızın;
Şirketin yönetim ve denetim organlarına üye belirleme imtiyazına sahip üyelerin
kuruculara ait vasıflara sahip olması gerekir. Taşımazsa işler kayyım
tarafından yapılır.
5)
Teknik karşılıkların
ayrılması; Teminat ayırmak zorunda, bakan teminatın arttırılmasını isteyebilir.
6)
Aktif azaltıcı işlem yasağı:
sigortacılık işleri dışında kefil olamaz, kredi veremez. Sigorta şirketleri
personele yapılan ödemeler haricinde şirket kaynaklarını dolaylı yada dolaysız
kullanamaz. Aktif değerlerini azaltacak örtülü işlem yapamaz.
7)
Mali yapının güçlendirilmesi
(madde 2)
8)
Ruhsatın iptali (madde 7)
FALİYETİN SONA ERME AŞAMASINDA YAPILAN
DENETİMLER
1)
birleşebilir, bölünebilir,
tür değiştirebilir ama bunlar için müsteşarlık izni gereklidir.
2)
Müsteşarlık izni olmadan
kendiliğinden tasfiye edilemez.
3)
Bakanın, iflas masası ve tasfiye memurlarını değiştirme
yetkisi vardır.
4)
Alacaklılar (sigortalılar)
teminatlar alacaklarını temin edememişlerse iflas masasına 3. sırasına girerler
SİGORTA
ARACILARI
(sigorta
aracıları, acente ile ilgili notlar biraz karışık. Bu konuda bilgi eksikliğini
tamamlamamız gerek)
SİGORTA
HUKUKU DERS NOTU 20.02.14
à Sigortacının sorumluluğu sözleşme değil, prim ödeme anından
itibaren başlar.
Sigorta şirketi kurmak için
-
Ruhsat alınmalı.
-
AŞ veya KOOP olmalı
-
KOOP üyeleri sigorta faliyeti
ile iştigal edebilir. Birden fazla sigorta şirketinin birleşmesi (mutuel).
Kendi zararlarını kendileri karşılamış oluyorlar. Primler yattıktan sonra zarar
olmazsa geri alınabiliyor. Üye 200den az olmamalı. Hazine müsteşarlığı izin ve
Ana sözleşmede belirtilme şartları gerçekleşirse dışarıdan da sigortalı
alabilir.
SİGORTA HUKUKU KİTAPTA OLMAYAN DERS NOTU – 13.03.14 – önemli…
Sigorta Sözleşme: TTK m1401. Sigortacının belli bir limit
karşılığında hayat veya zarar sigortası yaptığı sözleşme. (hayati zarar veya maddi zarar karşılığında verilmesi gereken parayı
sigorta şirketinin taahhüt ettiği sözleşmeler)
Zarar;
parayla ölçülebilen bir menfaat
Hayat;
hayat süresince veya sonunda meydana gelen olaylar
Sigorta sözleşmeleri; iki taraflı ve iki
tarafa borç doğuran sözleşmelerdir. Sigortalı prim ödemeyi; sigortacı ise
riziko gerçekleştiğinde tazminat ödemeyi taahhüt eder. Bu sözleşmelerde azami
iyi niyet mevcuttur. İki tarafın da gerekli tüm bilgileri eksiksiz ve doğru bir
şekilde bildirmesi gerekir.
Şekil serbestisi vardır. Ayrıca BK m.6[2]
gereği susma; örtülü kabul hükmündedir. Karşı teklifname sunulduktan sonra 30
gün içinde reddedilmezse; sözleşme kurulmuş olur. (daha fazla ayrıntısı için TTK 1405. Fakat uygulamada teklifname diye
bir şey duymadım)
· Sözleşme genel şartlara uygun olmalı. Bu şartlar hazine
müsteşarlığı Tarafından hazırlanır. Buna aykırı olmadıkça her türlü düzenleme mümkündür.
· Sigorta sözleşmesi “sigortalı tacir ise” tüketici kapsamında
değerlendirilemez. (TTK m. 12[3])
· Riskin, sözleşmede belirtilmemesi durumunda ve zararın da bu risk
sonucunda gerçekleşmesi halinde; zayıfın
lehine yorumlanır ve sigortacı nelerin kapsam dışında olduğunu belirtmelidir
denmiştir. Kapsam dışında olmayan
tüm riskler kapsam dahilindedir. Bu açıkça beyan edilmelidir. Aksi halde tüm
riskler kapsama dahildir.
· Sözleşme yapılırken bilinmeyen bir risk; sonradan mevcut olur ve
riziko da bu doğrultuda ortaya çıkarsa; bu risk
sigorta güvencesi kapsamındadır.
· Sigorta sözleşmesi kapsamındaki ifadeler anlaşılır olmalıdır.
· Sigortacı, sigortalı’ya bir poliçe verir. Bu poliçede tarafların
hak ve yükümlülükleri gösterilir. Kıymetli evrak degildir. Bu poliçe, sigortanın
mevcudiyetini ispatlar. Sigortacı bu poliçeyi düzenlemek zorunda.
· Bu poliçe, “sigortacı veya
acente (A SINIFI acente) tarafından yapılmışsa 24 saat; diğer hallerde (mesela;
aracı acente. Yani B SINIF) 15 gün içinde” verilmek zorundadır. Poliçenin geç verilmesinden doğan zararlardan;
sigortacı sorumludur. (Fakat bunun
için sigortalı “sözleşmenin imzalandığını ispatlamalı”. Fakat bunun ispatı
uygulamada oldukça zor, yani imzalamışsan poliçeni derhal alman senin
iyiliğine) Sigorta sözlemesi; imzalandığı anda kurulur. Sigortacının
sorumluluğu prim ödendiğinde[4]
başlayacağı için; poliçenin verilmemesinden dolayı sigortacının sorumluluğu için
prim ödeme zorunluluğu da vardır.
· Poliçenin düzenlenmiş olması, primin ödendiği konusunda karine
oluşturmaz. Ancak poliçede ‘primin ödendiği’ yazılıysa prim ödenmiş olduğu Kabul edilir.
· Hazine müsteşarlığının belirlediği şartlarda değişiklik olursa; bu
yeni şartlar KURAL OLARAK derhal sözleşmeye uygulanır. Ancak bu değişiklik
sigortacının ek prim talebini doğuruyorsa sigortacı sigortalıdan ödemesini
ister. Öderse yeni şartlar; ödemezse eski şartlar geçerlidir.
- ÖZEL SİGORTA SÖZLEŞMELERİ -
1)
Geçici Sigorta himayesi – muvakkat sigorta küvertürü (TTK’da düzenlenmemiş.)
Sigortacı ile sigortalı görüşmelere başlıyor. Sigortacının rizikoları
belirlemesi vs bir süre alacaksa; bu süre içerisinde taraflar bu sözleşmeyi (geçici olanı) yapar. Bu süre sonunda
sigortacı/sigortalı kalıcı sözleşmeyi yapmamaya karar verirse bu sözleşme de
sona erer. Fakat bu geçici sözleşme için de prim vs ödenir.
2)
Abonman Sigorta Sözleşmeleri;
ileride sigortalının çokça yapacağı sözleşmeler için olan sözleşmelerdir.
Ileride oluşacak olan değişik menfaatlar hususunda önceden uyuşulmuş durumda
oluyor. Pratikte taşıma sözleşmelerinde yaygın olan bir durum.
3)
Birleştirilmiş Sigorta Sözleşmeleri:
bir kişi birden fazla menfaatini sigorta ettirebilme durumu. Örneğin evi
yangına, hırsızlığa ve sele karşı sigorta ettirme durumudur. TTK da olmamasına
rağmen uygulamada var.
4)
Grup Sigorta Sözleşmeleri: TTK’da
özel olarak düzenlenmiş. Gerçek ve gerçek olmayan olmak üzere 2ye ayrılır. Gerçek olmayan; bir işveren
işyerindeki tüm işçileri için belli şartlar kapsamında sigortalatmak istiyor.
Bunu da gelip işçilere sorar. İşçiler, belirlenen bu şartlara göre bu
sözleşmeyi yapmaları durumudur. Gerçek
ise; en az 10 kişi belirli kimseleri
–belirterek- sigortalatılma durumudur.
-
Poliçe’de kural; sözleşme serbestisidir. (yapıp yapmama, konusunu belirleme, tarafını
belirleme)
-
İSTİSNA;
a) Sigorta yapma mecburiyeti; Zorunlu Sigortalar. (DASK, trafik, tehlikeli maddeler vs). Sigortacı;
zorunlu sigortayı yapmaktan kaçınamaz
b)
Sigortacı, sigortalıyı seçme
hakkına sahip. TR’de yerleşik olanlar, türkiyedeki menfaatlarını Tr'deki şirketlere sigortalatmak zorunda.
* TTK
m15 hükümleri önemli. İthalat ihracat, yurtdışından kredi ile alınmış araçların
kredisi bitene dek. Finansal kiralama ile yapılan krediler yurtdışında
sigortalanabilir. Ayrıca TUGS da istisnai bir haldedir.
c)
İçeriği; kamu düzeni ve
emredici hükümlere aykırı olamaz. Müeyyidesi kesin hükümsüzlüktür.
TARAFLARI
Sigortacı ve Sigorta ettiren’dir (sigortalı diyorum ben, ama hoca katılmıyor.
Çünkü bazen sigortalı ile sigorta ettiren aynı kişi olmayabilir.).
Sigortacı KOOP veya AŞ olabilir. Daha ayrıntısı diğer derslerde anlatıldı. Sigorta
ettirenin ‘her zaman’ menfaati olması zorunlu değil. Sigorta edilen mal değil; menfaattir! Zarar sigortalarında
zenginleşme yasağı var. Ama hayat sigortasında sınır yok.
Sigorta ettirenin ehliyeti; tam ehliyetli
olmalıdır. Kısıtlılar için icazet veya izin gerekir.
Sigorta
ettiren; Tüzel veye Gerçek Kişi olabilir. Birden
fazla kişi olması durumu? Olabilir. Hoca anlattı ama odaklanamadım. Sigorta sözleşmesini imzalayan kişidir.
20.03.14 Ders Notu
Sigortalı: Zarar sigortalarında riziko gerçekleştiğinde tazminat talep etme
hakkına sahip olan kişidir.
SİGORTA SÖZLEŞMELERİNDE ÜÇÜNCÜ KİŞİLER
1.
Zarar Sigortalarında
Üçüncü Kişiler
Rizikonun
gerçekleşmemesinde menfaati bulunanlar, bu menfaatlerini mal sigortası ile
teminat altına alabilirler demiş TTK.
Sigorta ettirenin bu sözleşmeyi imzalayabilmesi için şart değildir. Önemli olan
sigortalının menfaatinin bulunmasıdır. (nakliyeci
Taşıyan, malik Taşıtandan aldığı mal için nakliye sigortası yaptırıyor. Burada
menfaat taşıyandadır. Ama aynı zamanda taşıtanın da menfaati vardır.)
-
Sigorta ettirenin menfaatinin her zaman bulunması zorunlu değil. Başkası
lehine sigorta da mümkün. Bu sigorta 3 şekilde ortaya çıkabilir;
i)
Başkası hesabına sigorta à Bir mal varlığı üzerinde doğrudan
menfaati olmayan bir kişinin 3. Kişi lehine sigorta sözleşmesi yapmasıdır.
Sigorta ettirenin hiçbir menfaati olmaması gerekmiyor. Yukarıdaki nakliye örneğindeki gibi her ikisinin de menfaati olabilir. Bu türde SİGORTALI sözleşmeden habersizdir. Sigortalının izin
veya icazeti aranmaz. Sigorta ettiren başkasının malını sigorta ettirebilir.
Prim ödeme borcu dahil her türlü tasarruf hakkı sigorta ettirene aittir.
Sigortalı sadece tazminatı isteme hakkı sağlar. (örneğin
otobüsteki koltuk sigortası. Sigorta ettiren; otobüs şirketidir. Sigortalı ise
yolcudur. Ama yolcunun kim olacağı sigorta sözleşmesine belli değil. 27 nolu
koltuk derse kimin olacaksa onun hesabına sigorta, ama 27 koltukta oturduğu
biliniyorsa başkası hesabına olur). Riziko gerçekleştiğinde kural
olarak sigortalı, sigorta şirketini talep edebilir. Yeni TTK’da geldi bu hüküm.
Ancak sözleşme ile aksine düzenleme yapılması mümkündür. Ancak hiçbir hüküm
yoksa yukarıdaki yol kullanılabilir.
ii)
Başkası adına sigorta
(temsili sigorta)à Bir kişinin (temsilci), başkasına ait bir menfaati onun adı ve hesabına sigorta
ettirmesidir. Kanunda (TTK 1454) başkasına
adına olduğu açıkça anlaşılamadığı takdirde başkası hesabına sigorta
olduğu kabul edilmiştir. Bu bir
karinedir. Prim ödeme borcu başta olmak üzere tüm sorumluluk sigorta ettirendedir. Bu
sigorta türünde, sigortacı ile sigorta ettiren arasında temsilci bulunmaktadır.
Temsilcinin bu yetkisi önceden de verilebilir. Yetkisiz temsil durumunda yetkisiz
temsil hükümleri devreye girer. (sigorta
ettiren onay vermezse, ama temsilci primi ödeyeceğim derse bile bu sözleşme
geçersizdir. Başkası hesabına durumuna dönmez çünkü menfaat yoktur.)
iii)
Kimin olacaksa onun
hesabına sigorta à Riziko gerçekleştiğinde kimin menfaati varsa o tazminatı
alacaktır. Kimin alacağı sözleşmede önceden belirtilmez. Menfaat sahibinin
önceden gösterilmediği sözleşmedir.
BAŞKASI LEHİNE SİGORTA SÖZLEŞMESİ TÜRLERİ
A) Menfaatten fazla yapılan sigortalar:
TTK 1455’de düzenlenmiştir. Bir
malın veya o mala ilişkin bir hakkın yalnız bir kısmında menfaat sahibi olan
kişi, kendisine ait kısımdan fazlasını da sigorta ettirmişse, sigortanın bu
fazlaya ilişkin kısmı, sigorta ettirenle aynı menfaati olanlar lehine yapılmış
sayılır. (Babadan kalma evin sahibi
A, B, C, D elbirliğiyle malikler. Her birine ¼ pay düşecek. Evin değeri 200 bin
lira, ve kişi başı 50 bin liralık sigorta ettirilmeliyken; 200 bin liralık
sigorta ettiriyor. Kalan 150bin liradan diğerleri eşit olarak faydalanır. Bu
sözleşme aynı zamanda başkası hesabına olmuş olur.)
B)
İşletme ile ilgili
sorumluluk sigortası: TTK 1473'de düzenlenmiş. Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa,
sigortalının sözleşmede öngörülen
ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan
kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde
öngörülen miktara kadar tazminat öder. Sigorta, sigortalının işletmesi ile ilgili
sorumluluğu için yaptırılmışsa, sözleşmede aksine hüküm yoksa bu sigorta,
sigortalının temsilcisi ile işletmenin veya işletmenin bir kısmının
yönetiminde, denetiminde ve işletmede çalıştırılan kişilerin sorumluluğunu da
karşılar. Bu durumda sigorta bu kişilerin lehine yapılmış sayılır.
C) Rehin alacaklısının Sigortası; MK
879
D) Trafik mali mesuliyet sigortası;
Zarar gören 3. kişiler doğrudan sigortacıya başvurabilirler.
E) BK 130 kapsamında; Başkasını çalıştıran kişi, çalıştırdığı
kişiye karşı hukuki sorumluluğunu güvence altına almak üzere sigorta
yaptırmışsa, sigortadan doğan haklar doğrudan doğruya çalışana ait olur.
Ancak, çalışana ödenecek sigorta
tazminatı, genel hükümlere göre ödenecek tazminattan indirilir.
F) Genel olarak tüm sigortalarda;
üçüncü kişiler kural olarak sigortacıya başvurabilirler.
2.
Hayat Sigortalarında
Üçüncü Kişiler
Sigorta ettiren,
kendisinin veya başkasının hayatını, ölüm veya hayatta kalma ihtimallerine
karşı sigorta ettirebilir. (TTK 1490) [5]
Riziko Şahsı (kanunda ‘sigortalı’
deniyor): Hayatı riziko edilen kişidir.
Buradaki sigortalı kavramı zarar sigortasından farklıdır. Kural, yasal
temsilcisinin veya kendisinin izni alınır. Ama istisnası var, dipnot 5’te
mevcut. (Dipnottaki durum önemli). Bu
şahıs, küçük veya kısıtlı ise; kanuni temsilcinin izni gereklidir. Eğer kişi 15
yaşından büyükse ayrıca küçüğün de rızası gerekir.
·
Riziko şahsı aynı zamanda sigorta ettiren değilse; Bu
şahıs sigorta sözleşmesinin tarafı değildir. Bu kişinin prim ödeme yükümlülüğü
yoktur. Ilgili bilgileri sigortacıya iletmek zorundadır. Sigorta bedelinin
ödenmesini isteme hakkı riziko şahsına veya lehtar’a aittir. Sigorta
bedelinin ödenmesini sağlamak amacıyla sigorta ettiren tarafından
öldürülürse veya azmettirilirse sigortacının ödeme borcu kalmaz. Eğer bunu
lehtar yapmışsa (öldürme, yardım etme
veya azmettirme), sigortacı; riziko
şahsının mirasçılarına ödeme yapacaktır. Bir başkasının ölümü üzerine hayat sigortası yaptırılıyorsa o kişinin
izni şarttır. Ayrıca lehtar’ın Riziko Şahsının yaşamasında da menfaati olmalıdır.
Hayat Sigortası Türleri
A)
Ölüm Rizikosuna Karşı: kişi, belirli bir süre içerisinde ölürse riziko gerçekleşmiş olur
ve belirtilen lehtara sigorta tazminatı ödenir. Süre içerisine Ölüm
gerçekleşmese, şirket sorumluluktan kurtulur. 3. Kişinin[6]
(riziko şahsı) izin veya onayı gerek (sigorta bedeli
cenaze masraflarını karşılaması için bu izin ve onaya gerek yok)
B)
Hayatta Kalma Rizikosu: Sürenin sonuna gelindiğinde kişi hayatta ise bedel ödenir. 3.
Kişinin izin veya onayına ihtiyaç yoktur
C)
Karma: Ölürse lehtara, ölmezse kendisine ödeme yapılır.
27.03.14 ders notu – VİZEDE 20
VE 27 mart konularını SORAR ! ! ! (Sigorta sözleşmesi geçersiz de olabilir.
Bunlara dikkat edin sınavda) (son iki derste pratikte sorulabilme ihtimali çok
yüksek olan konular var. Ayrıca biraz karmaşık, dikkat edin)
· Sigorta ettiren, aynı zamanda lehtarsa ve Riziko Şahsını tazminat
amacıyla öldürmüşse (kasten olması lazım);
tazminat mirasçıya ödenmez.
· İntihar –Riziko
Şahsının İntiharı-: Kural olarak, sigortacı
sigorta bedelini ödemekten kurtulur. İSTİSNA; 3 yıldan fazla süren
sigortalar.. (yenilemeler dahil) VEYA akli melekelerin yetersizliğinden dolayı bir intihar
da varsa; yine tazminat ödenir
LEHTAR;
Hayat sigortalarında Riziko
gerçekleştiğinde; ödeme yapılacak kişidir.
-
Gerçek veya Tüzel kişi lehtar olarak atanabilir.
-
Anne karnındaki çocuk da lehtar olabilir.
-
Birden fazla lehtar da
olabilir. Paylar gösterilmezse eşit
-
Şarta bağlı lehtarlık konusunu hoca da bilmiyor, araştıracak =)
-
Karma lehtar atanması mümkün (karma sözleşme var. Ölüm rizikosunda biri,
hayatta kalma sigortasında başka biri lehtar olabilir)
-
Sigorta sözleşmesi kurulurken
ve sonra da atanabilir.
Lehtarın
Menfaati;
Kural olarak lehtarın, riziko şahsının
hayatının devamında menfaati olması gereklidir. Eğer sigorta ettiren aynı zamanda riziko şahsı ise (kendi hayatını sigorta ettirmişse) istediği
kişiyi lehtar olarak atayabilir. 3.kişinin hayatına karşı yapılan
sigortada lehtarın menfaatinin bulunması şarttır. (…önemli…)
-
Lehtar atanması şekil şartına
bağlı değildir. Yenilik doğuran bir haktır. Tek taraflı ve varması gereken bir
haktır. Dolayısıyla; eğer sigorta ettiren yeni bir lehtar atayacaksa, bu
beyanın karşı tarafın (sigorta şirketinin)
hakimiyet alanına ulaşması gerekir.
-
Lehtar atanması ve
değiştirilmesi; sağlar arası hukuki işlemdir. İSTİSNASI; Vasiyet ile lehtarın değiştirilmesi mümkün. (vasiyet elle yazılmalı)
-
Lehtar atanması, 3. Kişi
yararına sözleşmedir.
-
Mirası red veya mirastan
feragat, lehtarın hakkını etkilemez.
-
Lehtarın biri payını almazsa,
diğerlerine geçer.
-
Lehtar atanmamışsa: ölüm rizikosuna karşı olanda; sigorta
ettirenin mirasçılarına + yaşam sigortasında; riziko şahsının mirasçılarına
tazminat ödenir.
-
Sigorta ettiren, lehtar atanması konusunda tamamen serbesttir. Kural; lehtarın değiştirilebilmesidir.
İSTİSNA;
à Sigorta ettirenin, poliçeye lehdarı değiştirme hakkından
vazgeçtiğini yazması VE
Poliçeyi lehtara vermiş olması şartı (KÜMÜLATİF ŞART)
ààà istisnanın istisnası (yuh artık) (lehtar değiştirme hakkından vazgeçtiğinin yazılması durumunun);
mirastan çıkarma durumu + bağışlamanın
geri alınmasının şartlarının oluşması + o kişiyi lehtar olarak atama
sebeplerinin ortadan kalkması (eşim olduğu için lehtar atadığım kişiyle
boşanmam).
*** Dönülebilir şekilde bir lehtar atandıysa; ve dönülmüşse, lehtar yeni birini atayabilir. Eğer lehtar ölmüşse ve
Sigorta ettiren yeni birini lehtar atamazsa, RİZİKO ŞAHSININ mirasçıları lehtar kabul edilir.
SİGORTA ETTİRENİN ÖNEMİ
-
Prim ödeme yükümlülüğü sigorta
ettirene ait
-
Poliçe isteme hakkı bu
kimseye ait.
-
Poliçenin geç verilmesinden
dolayı zararı tazmin isteme hakkı bu kişiye ait.
-
Sigorta sözleşmesinden doğan
yenilik doğucu hakları öne sürme sigorta ettirene aittir.
-
Sigorta sözleşmesinden doğan
haklar ve borçları ileri sürme hakları yine sigorta ettirene aittir.
PRATİK
YANITLARI
Pratik
1 (hastanenin çatı onarımı)
Cevap
1-A ile B arasında sigorta sözleşmesi
kurulabilmesi için bir çok şart mevcut. Sigortacı bu olayda mevcut değildir. A
ile B arasında sigorta sözleşmesi kurulması için; A'nın Türk kanunlarına göre
kurulmuş olması ve diğer şartları (anlatıldı) taşıması gereklidir. Bu sözleşme
sigorta sözleşmesi olmaz.
Cevap
2- A, türk kanunlarına göre bir şirket olsaydı;
yine sigorta şirketi olmaz. Çünkü ruhsat alma gibi diğer şartları da yerine
getirmelidir. Fakat bu durumda iyi niyete bakılmalıdır. B iyiniyetli değil;
iyiniyetli olsaydı “EKSİK BORÇ” olurdu. A, sigorta şirketi olsa ve ruhsatı da
alsa, sigorta ilişkisi kurulmuş olur. Çünkü A; riziko sonucunda zararı
gidermeyi üstleniyor.
Pratik
2 (telefon açarak oturmuş)
Cevap
1 – A ile X sigorta şirketi arasında bir sigorta
sözleşmesi kurulmuştur. Çünkü telefon ile de yapılabilir
Cevap
2 – Bu sözleşme hazırlar arası olduğundan; 24 saat
içerisinde poliçe düzenlenmelidir.
Cevap
3- X şirketi, tazminat ödeme sorumluluğu; 24 saat
içerisinde riziko meydana gelmişse tazminat sorumluluğu yok. 24 saat geçmişse,
kim kusurluysa ona göre tazminat ödenir.
[2] MADDE 6- Öneren, kanun veya işin özelliği ya da durumun gereği
açık bir kabulü beklemek zorunda değilse, öneri uygun bir sürede reddedilmediği
takdirde, sözleşme kurulmuş sayılır.
[3] MADDE 12- (1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi
adına işleten kişiye tacir denir.
(2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını,
sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş
veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan
kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
(3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister
kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var
sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse,
iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.
[5] İSTİSNA OLARAK İKİNCİ FIKRA
HÜKMÜ; Başkasının hayatı üzerine sigorta yapılabilmesi için,
o kişinin hayatının devamında lehtarın menfaatinin bulunması şarttır. Ayrıca,
ölüm ihtimaline karşı yapılan sigortalarda, sigorta bedelinin mutat cenaze
giderlerini aşması hâlinde sigortalının veya varsa kanuni temsilcisinin yazılı
izni gerekir. Sigortalı onbeş yaşından büyükse kanuni temsilcinin dışında
ayrıca onun da izni alınır. İzin olmadan yapılan sözleşme, icazet
verilmediği takdirde geçersizdir.
[6]
Küçük ve kısıtlı ise; kanuni
temsilcinin izin veya onayı gerekli. Ayrıca bununla birlikte 15 yaşından büyükse
kendi izni de gerekli.
Yorumlar
Yorum Gönder